Sürdürülebilir finans; finansal sistemin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerini kapsayacak bir şekilde geliştirilmesi amacıyla kullanılan bir kavramdır.
Sürdürülebilir finans sayesinde çevresel, sosyal ve yönetişim boyutlarındaki risk ve fırsatlar yatırım yönetim süreçlerine entegre edilmektedir. Bu çerçevede, kalkınma ve ekonomik gelişme ile toplumsal fayda arasında bir bağlantı kurulmuş olmaktadır.
Finansman sağlanırken bu kriterlerin göz önünde bulundurularak kaynak sağlanması ve böylece daha sorumlu bir finansal sistem oluşturularak sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş yapabilmek amaçlanır. Yatırımların sürdürülebilirlik performansı çerçevesinde şekillenmesi sürdürülebilir finans uygulamalarını ortaya çıkarmaktadır.
Yeşil finansman, iklim değişikliği başta olmak üzere çevre ile ilgili sorunların çözümüne yönelik faaliyetlerin finansmanı olarak tanımlanabilir. Yeşil finansmanın konusunu temel olarak aşağıdaki faaliyetler oluşturmaktadır (European Comission, 2017).
Söz konusu alanlardan ekonomi ve iklim değişikliği ile mücadelede en önemli konu ekonomik süreçlerinin sera gazı emisyonlarının azaltımı diğer bir deyişle de-karbonizasyonudur. De-karbonizasyon için ise başta üretim faaliyetlerinde yenilenebilir enerji kullanımının artırılması ve fosil enerji kaynakların kullanımının azaltılması ve zamanla sıfırlanması gelmek üzere, döngüsel ekonomi ve atık yönetimi, filtreleme veya karbon yakalama teknolojilerinin geliştirilmesi gibi alanlarda yatırım yapılması gerekmektedir (OECD, 2022).
Ülkemizde ekonominin yeşil dönüşümü için finansman sağlayan kaynaklar başlıca aşağı da belirtilmiştir.
Ülkemiz ekonomisinin yeşil ekonomik dönüşümü için en büyük ve en önemli fon kaynağı yurtdışı piyasalardan sağlanacak olan fon kaynaklardır. Gerek çok taraflı kalkınma kuruluşları gerekse kurumsal yatırımcılardan oluşan uluslararası yeşil para ve sermaye piyasaları gereken uzun vadeli ve uygun maliyetli fonları sağlama kapasitesine sahiptir.
AB (Avrupa Birliği) taksonomisi, sürdürülebilir yatırım ve faaliyetlerin tanımlanmasına yardımcı olan, Avrupa Komisyonu tarafından oluşturulmuş bir sınıflandırma sistemidir. Bu taksonomi, yeşil ekonomi dönüşümünü desteklemek ve yatırımcıların sürdürülebilir projelere yönlendirilmesini sağlamak amacıyla geliştirilmiştir.
AB taksonomisi, aşağıdaki faydaları sağlar:
Sürdürülebilirlik Standartlarını Belirlemek: Hangi faaliyetlerin çevresel olarak sürdürülebilir olduğunu tanımlar ve ortak bir dil oluşturur.
Yatırımcıları Bilgilendirmek: Yatırımcıların sürdürülebilir projelere yatırım yapmalarını teşvik eder ve riskleri azaltmalarına yardımcı olur.
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: İşletmelerin çevresel performanslarını ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma ilerlemelerini daha şeffaf bir şekilde raporlamalarını sağlar.
Yeşil Ekonomiye Geçişi Desteklemek: İklim değişikliği ile mücadele, biyolojik çeşitlilik kaybını önleme ve döngüsel ekonomi gibi sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlar.
Bu sayede, AB taksonomisi, sürdürülebilirlik alanında daha bilinçli kararlar alınmasına ve yeşil yatırımların artmasına yardımcı olur.
Taksonomi, yani AB tarafından hazırlanan sınıflandırma yöntemi kapsamında 6 tane kriter bulunmaktadır.
AB Taksonomisine göre ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir olarak tanımlanması için bazı gereklilikler vardır.